Blog Single Image

20-25 Dakika

Apr 26, 2024

(Röportaj 14 Temmuz 2020 tarihinde yapılmıştır.)

Herkese merhaba! Phonetica Tercüme ve Danışmanlık ekibi olarak her hafta farklı bir yabancı dile hâkim olan sevdiğimiz dostlarımızla röportajları sizlerle paylaşıyor olacağız. Bu hafta benimle (Özge Deniz) kendi serüvenini paylaşan çok değerli dostum Asya Güvenç, İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı mezunu. Kendisiyle ekseriyetle buluştuğumuz fikir müşterekliği, yabancı dil mevzubahis olduğunda da kendisini gösteriyor. Bundan dolayı, bu seriye kendisiyle başlamış olmanın mutluluğunu sizlerle paylaşmak isterim. Bu fırsatla, sorularımı yanıtladığı için çok değerli dostum Asya’ya bir kez daha teşekkürlerimi sunmak isterim. Dilerseniz başlayalım!

  • Öncelikle nasılsın, bu pandemi günlerin nasıl geçiyor?

İyiyim, çok teşekkür ederim. Pandemi günlerim beklediğimden daha durağan geçti diyebilirim. Daha etkin olmayı beklerken ne yazık ki rahatsız edici bir rehavete kapıldım. Fakat insanın kendi kendiyle kalma sürecinin bana kesinlikle çok iyi geldiğini söyleyebilirim.

  • Bize Farsçayla olan maceranın nasıl başladığını ve nasıl devam ettiğini anlatabilir misin? Bölüm tercihin “ilk görüşte aşk” mıydı yoksa zamanla mı sevdin?

Açıkçası üniversiteye giriş sürecim kararsızlıklarla dolu bir süreçti, uzun bir süre ‘’gerçekten’’ ne istediğime karar veremedim. Ne yazık ki Türkiye’de var olan eğitim sisteminde iş ve para odaklı seçimler yapmamız gerektiği küçük yaşımızdan beri bize dayatılır. Şanslıyım ki ailem beni bu konuda zorlamadı ve seçimi bana bıraktılar. Küçüklüğümden beri edebiyata olan ilgim ve yabancı dil sevdam arasında bir seçim yapmam gerektiğini düşündüm. Fars Edebiyatı’na olan hayranlığım sebebiyle de hem edebiyat hem dil olsun diyerek Fars Dili ve Edebiyatı’na girdim.

  • Bir dili alaylı öğrenmekle formasyon olarak edinmek arasındaki avantajlar ve dezavantajlar sence neler? Farsça öğrenmek isteyen birine bu avantajlar ve dezavantajları göz önünde bulundurarak neler tavsiye edersin?

Ben, bir lisan öğrenilirken tam anlamıyla o dile hâkim olunması gerektiğini düşünüyorum. Farsça nezdinde konuşacak olursam, Farsçanın dil bilgisi olarak kavranılması kolay bir dil olduğunu düşünüyorum. Fakat sadece çalışma kitaplarından öğrenildiği takdirde çok eksik bir öğrenme şekli ortaya çıkıyor. En basitinden, benim dil öğreniminde en önem verdiğim konulardan biri aksandır. Tabii ki yüzde yüz bir İranlı gibi konuşmak mümkün olmayacaktır. İletişim kurduğunuz kişi de sizden Farsça sizin ana dilinizmiş gibi bir aksan beklemez, lakin öğrenme sürecinde telaffuzu yanlış öğretilen veya öğrenilen bir kelimenin geri dönüşü oldukça zordur.

  • Bana kalırsa – ki senin de bu görüşe katıldığını bilerek söylüyorum – bir dili hakiki mahiyette öğrenebilmek, kültürünü de öğrenmekten geçiyor. Bu bağlamda yaptığın ekstra kültür çalışmaları oldu mu? Olduysa bunlar nelerdi?

Kesinlikle katılıyorum. Üniversitedeyken sınıf arkadaşlarımdan bazıları (ne yazık ki eğitim sistemimizin yanlışlıklarından dolayı) bölüme sadece üniversite okumuş olmak için gelmişlerdi. Ben ise korkunç bir heyecanla ilk derse girmiştim; İran hakkında, Fars Edebiyatı hakkında, Farsça hakkında öğreneceğim her şey benim için altın değerindeydi. Sınıftaki popülasyonda aynı heyecanı göremeyince bir nebze de olsa hevesim kırıldı, lakin hayatımda nadirdir ki Farsçaya duyduğum heves hiçbir zaman yok olmadı. Birinci sınıftan itibaren film izlemeye başladım. Benim en etkili yöntem olarak nitelendirdiğim şey ise uyurken bir yandan Farsça radyo dinlemekti, bu bende ilk günden itibaren ister istemez dile aşinalık oluşturdu ve daha önce de önemini vurguladığım gibi aksan açısından bir nebze gelişmemi sağladı. Herhangi bir dili öğrenmek isteyen arkadaşlara bu yöntemi denemelerini tavsiye ediyorum. O dildeki şarkıları dinlemek, anlamaya çalışmak da tabii ki işin en kilit noktalarından biri.

  • İran’ı daha önce ziyaret ettiğini hatırlıyorum. Bu ziyaretinin sana olan katkıları ve geri dönütleri nasıldı?

İran’a gittiğimde Farsçam belki de orta olarak bile tanımlayamayacağım bir düzeydeydi. Kendimi çok rahat ifade de edemiyordum ama gördüğüm herkesle korkmadan konuşmaya, sokaktaki bütün tabelaları okumaya çalıştım. Benim için nerdeyse masalsı bir dönemdi. İran’a konsolosluğun bursuyla gittim ve gittiğim üniversitede dünyanın neredeyse her yerinden Farsça öğrenen insanlar vardı. Ermenistan’dan ve Almanya’dan gelen biriyle ortak anlaşma lisanımızın Farsça olması çok hoştu. Şunu da söylemeliyim ki İran’ı ve Farsçayı çok sevmeme rağmen İran’a küçük bir ön yargı ile gittim, lakin kültür anlamında belki bizim ülkemizden bile çok daha ilerde olduklarını gördüm. Ayakkabı boyayan bir ağabey ile dakikalarca Mevlana hakkında konuşmamız da unutamadığım anılardan biridir.

  • Eğitiminden sonra hocalık yapmaya başladın. Dili öğretmenin kendi eğitim sürecine herhangi bir katkısı olduğunu düşünüyor musun? Öğrencilerinden öğrendiğin şeyler ya da sordukları sorularla beraber seni araştırmaya iten durumlar oldu mu? Sence öğretmek de bir tür öğrenme metodolojisi olarak kullanılabilir mi?

Kesinlikle eğitmenlik sürecimin bana çok faydası oldu. Öğrencilerimden çok enteresan ve beni düşündürmeye yönelik sorular aldım ve akşamına kendimi bir kelimenin etimolojik kökenini ararken buldum. Bana göre hiçbir lisanı öğrenmenin sonu yoktur ve dil öğrenmeyi de heyecanlı ve büyüleyici kılan budur. Dil öğretmek de öğrenmek kadar keyifli ve sürprizlerle dolu bir süreç. Özellikle Farsça gibi Türkçeye birçok kelime vermiş bir dili öğretmek, örneklendirme açısından çok zengin bir kaynağa sahip olmanıza sebep oluyor.

  • Bir eğitimci olarak “okul bana böyle öğretmedi ama ben yeni ve pratik bir yöntem buldum” diyerek kullandığın bir metodoloji var mı? Ya da kendi öğrenim sürecinde sistematik eğitimden daha efektif bulduğun yöntemler / araçlar oldu mu?

Öğrencilerime belli bir temel bilgiyi verdikten sonra onları konuşturarak öğretmek benim düşünceme göre dile adapte olmaları açısından oldukça fayda sağladı. Eğitim sistemimizin aksaklıklarına daha önce de oldukça değindim, üniversite hayatım boyunca ne yazık ki iyi bir eğitim alamadım. Tamamen öğrenciye bırakılmış bir sistemde Farsçayı öğrendim ve geliştirdim. Hatta benim için çok kilit ve üzücü bir anımı anlatmak isterim: bölüme Arap alfabesindeki tek bir harfi bilmeden girdim ve sınıfta bu şekilde olan maksimum dört-beş kişiydik. Sınıfın geneli İmam Hatip Lisesi mezunu ya da küçüklüğünde Kur’an kursuna gitmiş kişilerdi. İlk dersimizde hoca, alfabeyi dahi göstermeden kelimelere geçti ve o gün okuldan alacağım eğitimin bana minimum düzeyde katkı sağlayacağını anlamış oldum. Böyle bir süreçten geçtiğim için öğrencilerim, hemen hemen her anlattığım şeyi kavramadan başka bir konuya geçmeyi doğru bulmadım. Bize öğretilen Farsça ile İran’a gittiğimde birçok İranlının tebessüm etmesine yol açtım. Konuşma diline dair neredeyse hiçbir kavramı bilmiyor olduğumu fark ettim. Şöyle bir örnek verebilirim: hocamız bize, üzgün kelimesinin anlamının ‘’gemgin’’ olduğunu ve üzgün olduğunuz bir durumda bu kelimeyi kullanmamız gerektiğini söylemişti. İrandaki hocamızla bir sohbet sırasında bu kelimeyi kullandığında hocam uzun bir süre tebessüm ederek ‘’gemgin’’ kelimesinin güncel Farsçada kullanılmadığını, bunun edebî bir kelime olduğunu belirtti. Sonrasında araştırdığımda bu kelimenin tam Türkçe manasının ‘’keder dolu’’ olduğunu öğrendim. İşte bu yüzdendir ki Farsçayı güncel bir şekilde konuşmak istedikleri için öğrenen öğrencilerime elimden geldiğince modern Farsçayı ve güncel terimleri öğretmeye çalışıyorum.

  • Son olarak senin eklemek istediğin bir şey var mı?

Öncelikle bana, kendimi ifade edebilmem adına böyle bir şans tanıdığın için çok çok teşekkür ediyorum. Farsça öğrenmek isteyenlere de çevreden gelecek “onun yerine daha işe yarar bir dil öğren” sözlerini dikkate almamalarını öneriyorum. Farsça gerçekten çok şiirsel ve büyüleyici bir lisan, özellikle temel bir seviyede öğrendikten sonra dinlenilen o ilk şarkıyı anlamanın verdiği mutluluk hiçbir şeyle mukayese edilemez (Tercihim: Mohsen Namjoo). Ve lütfen korkmadan, çekinmeden bol bol konuşun. Hatta kendi kendinize konuşun, kafanızda Farsça düşünmeye çalışın. Hayatınızın temeline Farsçayı koyarsanız, altı ay sonrasında Ömer Hayyam şiirlerini öz dilinden okuyup anlayarak ‘’iyi ki bu dili öğrenmişim’’ diyeceksinizdir…

Kendisine bir kez daha, hem sorularımı yanıtladığı hem de Farsça hakkında ufkumuzu genişlettiği için çok teşekkür ediyorum.

Haftaya görüşmek üzere…

Tercümeye mi ihtiyacınız var? Belgenizi yükleyin, fiyat teklifinize anında ulaşın!

Hireus Close Image